Geçenlerde
Cemile isimli Adıyaman Mutfak
Kültürü’nün anlatıldığı bir kitap aldım sahaftan. Mehmet Öncü yazmış, güzel bir
kitap olmuş. Kitabı Adıyaman Tanıtma
Vakfı basmış, 2016 Mart ayında da ikinci baskıyı yapmışlar.
Bu tür kitaplar
genellikle ücretsiz olarak yemek köşesi yazanlara ve çok meşhur insanlara
gönderiliyor. Bazıları da sırf sahafa satmak için ediniyor kitabı, ben de
sahaftan oldukça yüksek fiyata satın alıyorum. Künyesine baktım, Adıyaman
Kalkınma Vakfı’nın telefon numarası, e-mail adresi filan yok, yani kitabı temin
edebileceğiniz herhangi bir adres yazılmamış. Eliniz mahkum sahaftan
alacaksınız...
Yazdıklarımla
ilgili bir olay anlatacağım... 1990 lı yılların ortalarında Gaziantep Valisi
Muammer Güler’di. Kültüre yönelik iyi şeyler yaptı. Gaziantep’te 1930 lu
yılların sonundan 1970 li yıllara kadar yayınlanan Kültür Dergisi’ni fotokopi ile çoğalttı. Çoğaltma işlemi bir kurul
tarafından yapıldı. Kurul, dergileri tek tek inceleyip kendilerine göre değerli
buldukları yazıların fotokopilerini çektirdi. Fotokopi makaleler senelerine
göre birer cilt oluşturdular böylece 14 cilt filan –belki daha fazla- fotokopi
Kültür Dergisi ortaya çıktı. Hafızam beni yanıltmıyorsa 100 takım filan bu
şekilde fotokopi Kültür Dergisi hazırlandı ve gerekli yerlere dağıtıldı. Ben de
fotokopi yapılmış Kültür Dergilerini Turizm Müdürlüğü’nde gördüm. Turizm Müdürü
ahbabımdı, her seferinde bir cilti ödünç alarak, işime yarayabilecek
makalelerin fotokopisini çektirdim ve kendi ciltlerimi oluşturdum. Sonra,
oturup onlara bir indeks yaptım,
böylece elimde Kültür Dergisi ile ilgili faydalı bir kaynak oluştu. Sonra merak
ettim, fotokopi dergilerin verildiğini bildiğim on kadar değişik daire veya
işyerini ziyaret ettim. Onlara, dergileri halen muhafaza edip etmediklerini
sordum. Kimisi taşınırken kaybetmiş, kimi kütüphanede yer olmadığı için
ciltlerden kurtulmuş, kimi de okumaya meraklı olmadığı için sağa sola
dağıtmıştı. Demem o ki, Gaziantep hakkında son derece faydalı olabilecek şu
veya bu şekilde çarçur edildi.
Adıyaman
kitabının da internetteki yansımalarına baktım, kitabın yapısı hakkında bir tek
satır yok! Yani, içinde neler yazıyor, nasıl hazırlanmış, kimler araştırma
yapmış, ne tür yemeklere yer verilmiş, bilgi yok.. Kitabı dağıtmışlar ama
varılmak istenen hedefe gidilememiş bence.
Kitabı
beğenmemdeki asıl neden, Kürtçe’den
çok sayıda tercüme yapılması ve yemek isimlerinin Kürtçe yazılıp, yanında
Türkçe açıklama yapılması... Var olan bir kültürü inkar etmeden, güzel bir
kitaba yansıtmalarını çok takdir ettim. Garipsediğim ise, bir cümlenin bir
parağraf kadar uzun olabilmesi... Araya virgül koyup, devam edilmiş. Tamam,
cümle düşüklüğü yok ama, mana kaybolmuş gibi... İlk başta okuduğum cümleyi
unuttuğum için, bir parağraflık cümleyi anlayabilmek için birkaç kez okumak
zorunda kaldım. Kitabı, çok kısa olarak şöyle özetledim:
“Adıyaman bölgesinde Fırat’ın
suladığı geniş ve verimli topraklara, insanlar binlerce yıllar önce yerleştiler.
Hareketli bir coğrafyaya sahip olan bölge, İpek ve Baharat yollarını da
kapsadığından müthiş bir ürün çeşitliliğine sahip oldu. Uzun tarihsel süreç
boyunca birbirinden farklı birçok kültür yaşandı bu topraklarda. İşte bu
toplumların arasındaki etkileşim, Adıyaman’da zengin bir mutfak kültürünün
oluşmasına neden oldu.
Adıyaman’daki
beslenme biçimi hayvanlardan elde edilen
besinler ve onların alt ürünlerinin yanısıra, buğday, arpa,mısır, nohut,
mercimek, fasulye gibi bakliyat ürünlerine dayanır... Yabani ve kültür meyveleri,
sebzeler ve doğada kendiliğinden yetişen yaban otları çok fazla tüketilir. Hamur
ve hamurun değişik baharatlarla karıştırılarak hazırlanmış sulu ve kuru çeşitleri
pek sevilir. Tatlı olarak üzüm suyundan yapılan tatlılar rağbet görür.
Ne hoş
yazmış Mehmet Öncü, yörede yaşam
tarih öncesinde başladığından çiftçilik de o kadar eskiye dayanmaktadır. Çiftçi,
zamanını belli mevsimlerde iyi kullanması gerektiğinden güne çok erken başlar. Çiftçi,
gün içinde harcadığı gerekli enerjiyi temin etmek için beş öğün yemek yer... Bu
öğünler şöyle sıralanır: Huruni
denen kahvaltı öncesi yenilen yemek.. Güneş doğmadan yenilir.Taze sac ekmeği veya
bazlama ile bal, pekmez ve tereyağından oluşur. Adıyaman’da ve Gaziantep’te
büyük sac ekmeğine oranla daha küçük ve az daha kalın pişirilen ekmeğe bazlama denir. İstanbul’da gördüğüm
bazlamalar hem daha küçük hem daha kalın... Halbuki Adıyaman’da yapılan kıtır
kıtır olmadığından sadece sıcakken dürüm yapılarak yenir. Taşte denilen kahvaltı: Kuşluk vakti, kahvaltılık malzemelerle veya
hemen hazırlanabilen sıcak yemeklerle yapılır. Firavin, öğle yemeği, sadece aile bireyleri değil, misafirler için
de hazırlanır. Örneğin evin babası yanında birkaç misafirle öğle yemeğine
gelebilir. Şiv Akşam yemeği, yine
aile bireylerinin sayısından daha fazla hazırlanır, sadece misafir için değil,
ailenin ölmüşleri için yoksullara da dağıtılır. Paşiv, yatsı yemeği, daha çok mevsim meyvelerinden, kuru
meyvelerden ve kış için üzüm suyundan yapılmış kesme, pastık, ceviz gibi
yiyeceklerden oluşur, mutlaka yenir. Ayrıca, Ramazan’da yenilen sahur yemeği
için de kırsal kesimde aynı isim kullanılır.
Adıyamanlı
hanımlar, et yerine kuru baklagil ve mantar türlerini kullanarak yoksulluktan
bile yeni değerler yaratmışlardır. Adıyaman mutfağında başta bulgur ve diğer
buğday ürünleri olmak üzere, sebze, meyve ve yaban otlarıyla çok sayıda etsiz
yemek pişer. Sözünü ettiğimiz mutfakta bulgur ve sümüt (köftelik ince bulgur) ile yapılan çok sayıda yemek vardır. Sümütten
yapılan köfte çeşitleri çok sevilir.
Hıtap (katma) çarşı fırınında yapılan
bir çeşit börektir. D (yarım ay) şeklindedir. Hıtapa iç malzemesi olarak yabani
otlar, kış kabağı kabuğu, patates, kavurma veya kıyma konulur.
Adıyaman
yemeklerini yapmak uzun zaman alır. Örneğin meyir çorbasını pişirmek saatlar sürer... Ateşe konduğu andan
indirilinceye kadar karıştırmak gerekir.
Çoğu
tatlının yapımında pekmez kullanılsada, şimdilerde yerini şekere bırakmıştır. Kışa
saklanan tatlılar üzüm suyundan yapılır.
Eskiden
sumak ve koruk ekşi olarak kullanılmasına rağmen, şimdilerde limon
kullanılmaktadır.
Yemeklerin
üzeri kuru nane ve kırmızı pul biber ve yağ ile süslenir. Ayrıca domates ve
biber salçaları kullanılır.
Adıyaman
mutfağında, evde hazırlanıp pişirilmek üzere mahalle fırınına yollanan yemekler
önemli yer tutarlar.
Eskiden
ağırlıklı olarak tereyağı ve eritilerek terbiye edilen kuyruk yağı
kullanılırdı, şimdi ayçiçeği ve zeytinyağı kullanılmakdadır.
Çok
ilginç yemekler var Cemile’de onları da haftaya yazayım...
Yazarın diğer yazıları: http://www.ayfertuzcuunsal.com/ adresinde
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder