YOĞURT VE SUYUNDAN TURŞU
Ayfer Tuzcu Ünsal
Yoğurt
yapmayı 40 sene evvel kayınvalidemden öğrendim. Köy yoğurdundan elde ettiğim
maya ile çelik tencerede yoğurt yapıyordum. Tencereyi sarmak için havlu veya
örtüler bulmuştum. Öyle sarıyordum ki, yoğurt olması için gerekli 3,5 saatin
sonunda bile tencereyi açtığımda neredeyse sıcak buluyordum.
Son zamanlarda
bazı usuller geliştirmiştim. Tencerenin kapağı cam olduğu için buharlaşmasın
diye, yoğurtluk sütü ısıtıp hazırladıktan sonra, tencerenin kapağını da çok
kısa süre ısıtıyordum, gerçekten buharlaşma, yaşarma filan olmuyordu. Maya ile
yaşadığım problem, onun bir süre sonra ekşimesi şeklinde oluyordu. Her hafta
yoğurt yaptığım için herhangi bir kimseden aldığım maya, 10 hafta içerisinde
müthiş ekşiyordu. Hele mevsim yaz ise çok daha çabuk ekşiyordu... Geçmiş zaman
kullanıyorum, zira artık yoğurdumu böyle yapmıyorum! Birkaç sene önce Musa Dağdeviren’den kenger püsküllerinden maya yapmasını
öğrendim. Sayısını bilmediğim kadar insana bu bilgimi öğrettim, yaklaşık 50
kişiye de kengerden yaptığım yoğurt mayasını verdim. Kenger mayası da
ekşiyebiliyordu, bitkiyi kurutup sakladığım için, canım istediği zaman tekrar
maya yapabiliyorum. Bu arada başka insanlara da maya yapmasını öğrettiğim için,
başta yardımcım Hatice olmak üzere birisi yeni maya yapınca beni haberdar
etmeye ve maya vermeye başladı. Artık benim maya yapmama da gerek kalmadı. Bu
arada Sevgili Prof. Dr. Selim Çetiner, her ihtimale karşılık beğendiğim yoğurdu
maya olarak dondurmamı önerdi. Bu
fikri çok tuttum ve denedim gayet başarılı... Dolu bir kaşık yoğurdu streçe
sarıp, üzerini de yazıp derin dondurucuya koydum. 6 ay sonra gerek oldu,
dondurucudan çıkarıp, çözülmesini bekledim, yoğurdumu mayaladım harika oldu.
Şimdi artık, derin dondurucuda sürekli bu şekilde mayalık yoğurt saklıyorum.
Geçtiğimiz yaz, Sevgili Emel Hengirmen bana, “ben artık yoğurdu cam kavanozlarda fırında yapıyorum, sen de dene çok
güzel oluyor” dedi. Emel Abla, bilgisine çok güvendiğim bir insandır,
denedim, sonuç gayet başarılıydı. Ben, her ihtimale karşılık fırınımı 50
dereceye ısıtmış, sonra da yoğurt yapmak üzere ısıttığım içerisinde maya olan
süt kavanozlarını fırına koymuştum. Tabii, fırını çok kısa süreli sadece birkaç
dakika ısıtıp kapattığımı belirtmek zorundayım. Yaklaşık dört saat sonra
kavanozların hepsi yoğurda dönmüş pek de güzel kokuyorlardı.
Ben,
mayamı kaybetmemek için İstanbul’dan Arsuz’a, Arsuz’dan İstanbul’a yoğurt
taşırım. Cam kavanozda yoğurt deneyini Arsuz’da yapmıştım. İstanbulda’da denedim,
fırını yine çok az ısıttım ve mükemmel sonuca eriştim. Derken birkaç kere nasıl olsa oluyor diye, fırını
ısıtmadım ve sonuçta yoğurt tutmadı! Farklı zaman aralıklarıyla iki kez hayal
kırıklığına uğrayınca yine fırını ısıtmaya başladım. Ve sonuç mükemmel... Dört
saatin sonunda mayalı ılık süt, yoğurda dönmüş ve hala sıcak! Bu arada nasıl
yaptığımı yazayım: Maya olacak bir-iki kaşık yoğurdu sabahtan bir komposto
kasesine koyup, oda sıcaklığında muhafaza ediyorum. Bu arada sütümü
kaynatıyorum. 20 dakika kaynayan sütün suyu tamamen uçuyor! Daha sonra o sütü
soğutuyorum. Bu arada fırını çok kısa süreliğine ısıtıyorum ve kapatıyorum. Sütün
yoğurt yapacağım kadarını ayırıp içine, sütle ezerek hazırladığım mayayı
katıyorum ve karıştırıyorum. Sütü yavaş ateşte ısıtmaya başlıyorum, bu arada
kavanozlarım bulaşık makinasında yıkanmış ve kurumuş olarak yanımda duruyor.
Sütü, zaman zaman karıştırıyorum ve bir derece ile sıcaklığını ölçüyorum. Evet,
derece ile ölçüyorum, zira serçe parmağımla sıcaklığı ölçmek istemiyorum. Süt
maya karışımı 46 dereceye erişince ocağın altını kapatıp, sütü birkaç kavanoza
pay ediyorum ve hemen fırına koyuyorum. Kavanozların ağızlarının açık olduğunu
da yazayım. Dört saat sonra kontrol ediyorum, eğer olmuşsa fırından dışarı
çıkarıyorum. Kavanozlar yeteri kadar
soğumamışsa biraz tezgahın üzerinde bekletiyorum. Sonra da ağızlara temiz
kapaklar kapatıp buzdolabına koyuyorum.
Bu sene
ilginç bir deneyim yaşadım. Arsuz’dan getirdiğim kavanozdaki yoğurt,
yanlışlıkla en alt kattaki dolaba girmiş... Tam iki buçuk ay sonra farkettim,
yukarı çıkardım, tadına baktım ve mis gibi olduğunu gördüm. Aşağısı buzdolabı
kadar soğuk olduğu için, unuttuğum yoğurt bozulmadan o kadar uzun süre
durabilmişti...
Haftada
bir çelik güğüm içerisinde süt alıyorum. Çoğu zaman kavanozdaki yoğurtların
hepsini tüketemiyorum. Yeni yoğurt zamanı gelince kalan eski yoğurtları
yoğurtlu yemek yapmak üzere süzüyorum. Geçen sene duydum, bu sene Vicdan Anne
uyguladı... Yoğurdun suyunu atmadım,
turşu suyu olarak kullandım. Turşunun içine çok bol sarımsak, hatta ezerek
koydum. Ayrıca çekirdeklerini aldığım limon dilimlerini de ilave ettim. Ben,
mümkün olabilecek en az tuzu kullanıyorum yemeklerime... Turşumu da öyle yaptım
ve az tuz koydum. Lahanaları çiğden ve ovarak kavanoza yerleştirdim, lahana da
biraz su saldı. Turşunun içine çiğ havuç koymayı da ihmal etmedim. Hepsini
kavanoza yerleştirdikten sonra lahanaların üzerine bir de minik taş koymayı
ihmal etmedim, lahanalar havaya kalksaydı benim koyduğum yoğurt suyu az
gelebilirdi. Bir hafta kadar kontrol ederek oda sıcaklığında beklettim. Bir
hafta sonra turşunun yeteri kadar fermente olduğunu gözledim ve kavanozu
buzdolabına yerleştirdim. Bundan sonra ben turşu yaparken yoğurt suyu kullanacağım. Önümüzdeki günlerde karnabahar turşusu,
yazın ise acur ve biber turşusu yapacağım yoğurt suyundan. Mutlaka buzdolabına
koymak gerektiği için yoğurt sulu turşuyu fazla miktarda yapmamak gerek,
buzdolabına yerleştirmek problem olabilir aksi taktirde.
Kullanmayı
pek sevdiğim bir yoğurt türü de Antakya’da yapılan tuzlu yoğurt. Bu sene yaz boyunca ben tuzlu yoğurtla yemekler
yaptım, pek sevdim ve kışın da kullanmaya devam ettim. Antakya’daki tuzlu
yoğurt çok eski bir gelenek... Yoğurdu pişirerek içine bol tuz atarak kışa
saklama yöntemi... En nefisi keçi sütünden imal edilen yoğurtla yapılıyor.
İnternetten almak mümkün: https://esatis.senkoyluler.com/senkoyluler-keci-tuzlu-yogurdu-1100-gr adresinden temin edebilirsiniz. Şimdi bazı
pazarlarda da var. Ayrıca Akdeniz Hatay Sofrası restoranı içindeki Antakya
bakkalından da temin etmeniz mümkün...
Biz
Antepliler yoğurtlu yemek yaparken, önce eti, nohutu ve sebzesini pişiririz.
Sonra süzülmüş yoğurdun içine bir yumurta kırıp karıştırırız. Daha sonra yoğurt
yumurta karışımını yemek suyu ile açarız ve yoğurt tenceresini yavaş ateşe
oturturuz. Sürekli karıştırarak, yoğurdu kestirmeden ısıtır, yemekle
buluşturur, sonra da üzerini nane, hasbir, tarhın veya kırmızı pul biber ve yağ
ile süsleriz. Halbuki, tuzlu yoğurt kullanırsanız böyle bir dert yok. Bir
miktar tuzlu yoğurt alıp, yemek suyu ile açıp, pişmiş yemeğe direk
katıyorsunuz. Fatma Gezmen’den aldığım tüyoya göre, tuzlu yoğurt kattığınız
yemeği en az 10 dakika süreyle kaynatıyorsunuz ki bütün yemek birbiriyle
özdeşsin... Aman, tuzlu yoğurt kullanacağınız yemeğe önceden tuz atmayın! Tuzlu
yoğurt gerçekten tuzlu zira!
Yazarın diğer yazıları: http://www.ayfertuzcuunsal.com/ adresinde
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder