Çok okumak istediğim ancak ulaşamadığım bir kitap geçti elime geçen hafta. İsmi: Ayntab Needlework, Hrazdan Tokmajian tarafından yazılmış, Grtasıradz Cultural Association of Aleppo ve Pyunik Charitable Foundation tarafından çıkarılmış...
Kitabı temin etmek fevkalade güç... Kitapçıda satılmıyor, mutlaka yayınlayan vakfın bir temsilcisinden alınmak zorunluluğu var. Ermenistan’da basılmış, ancak orada da kitapçı dükkanlarında satılmıyor. İşte bu nedenle imkansızı imkanlı yapıp, kitabı temin eden Tamar, Ani ve Arto Yaramyan’a en kalbi teşekkürlerimi gönderiyorum. Beni bu muhteşem eserle buluşturdukları için o kadar mutluyum ki...
Kitap, iki cilt ve Antep İşi nakışını tüm detaylarıyla anlamamıza yardımcı oluyor. Antep İşi nakışı konusunda yayınlanan tüm eserler incelenmiş... Türkçe yayınlanan Akten Köylüoğlu ve Mehmet Ali Diyarbakırlıoğlu’nun kitapları da ihmal edilmemiş, incelenmiş. Tam bir bilimsel yayın olmuş yani...
Antep İşi, daha doğrusu nakış işleme sanatı topraklarımızda çok eskiye dayanıyor. Meğer, nakış olayını Avrupa’ya Haçlılar geri döndüklerinde götürmüşler. Nitekim British Museum tarafından yayınlanan “Tekstilin 5000 yılı” isimli kitapda 13. Yüzyıla kadar nakışın Avrupa ülkelerine daha ziyade Bizans ve Müslüman Ortadoğu’dan ithal edildiğini yazar. Yeranouhi Haidostian, Antep işi konusunda büyük bir koleksiyoncu ve uzmandır. Bu konuda şunları yazmıştır: “... tel çekerek nakış işlemek, Ortadoğu’da uzun süredir bilinen bir gelenektir. Ancak, Antepli Ermeniler bu sanatı geliştirmiş ve zenginleştirmişlerdir, işte bu yüzden nakış çıktığı şehrin ismini almış ve “Antep işi” olmuştur.”
Antep işinin temeli olduğunu düşündüğümüz küçük boyutlarda tel çekilerek renkli olarak işlenmiş Urfa’dan, Van’dan, Doğu Beyazit’ten örnekler bugün Ermenistandaki müzelerde saklanmaktadır.
Zaten, Antep işinin temelini bizzat nakışın kendisinde aramak gerekir. Antep işinde bugün işlenilen motifler geçmiştekilerle karşılaştırılırsa aradaki bağ ve etkileşim açıkça görülür.
Tek renk olması, sekiz köşeli yıldızın farklı boyut ve şekillerde kullanılması bu tezimizin en büyük kanıtıdır.
Nakış işlemek günlük hayatın vazgeçilmez bir boyutudur. Kışa yapılan hazırlıkların ağırlığına, onca sayıda çocuğa bakma gailesi de olsa, çehiz için veya evi süslemek için nakış işlemekten geri durulmaz.
Nakışın günlük hayatın ayrılmaz bir parçası olduğunu ilk kez ünlü Aleksan Hoca anılarında şöyle yazmış: .... Eyi hatırımdadır ki benim gibi diğer birkaç çocuk ile beraber hanenin alt tarafında trabzon dibinde oturur idik. Sağ tarafımızda tandır; karşımızda Yeretsgin ananın –papazın karısının özel ismi- çıkrığı. Biraz yokarda kızların nakış gergefi... Ve eşikten geçme bir çukurda da Der Baba’nın dezgahı var idi..”
1840’larda Antep’te evlerde kızlara dikiş dikmesi ve nakış işlemesi öğretilmişti. Varduhi Seferian Gaymagamian, o zamanlar okuma yazma bilen çok az sayıdaki kadınlardan biridir ve evine gelen kızlara nakış ve dikiş öğretmişti. Antebi ziyaret eden Ermeni Katolik Lider Maraşlı Mkrtich Kefsezian kızlara evlerde nakış sanatı öğretilmesi için halkı teşvik etmiştir.
1 Mart 1877’de açılan Hayganoushian okulunda sene sonunda toplanan Antep işi nakışlarıyla bir çekiliş yapılmıştı. Arshalouys Alachachian Nashalian 1900 den 1907’ye kadar bu okulda nakış dersleri verdi. Birinci sınıftan başlamak üzere beşinci sınıfın sonuna kadar kızlar, haftada 8 saat nakış öğrendiler.
Bu okulda ders olarak en fazla nakış öğretiyorlardı. Diğer başka derslerin hiç biri haftada 8 saat verilmiyordu.
1890lardan başlayarak Antep nakışı çok dikkat çeker hale geldi. Misyonerlerin bu organizasyonda büyük payları vardı. Özellikle 1895’te meydana gelen Hamidiye alaylarının yarattığı müessif olaylardan sonra geriye kalan dul kadınların geçimleri sağlamak için kurulan atölyelerde Antep işi ile para kazanıp hayatta kaldılar. Bu atölyeleri kuranlar Antep’te Fanny Shepard, Maraş’ta Agnes Salmont ve Urfa’da Korina Shatek’di.
Antep’de genelde, evin erkeği para kazanır, evin hanımı da evi ve çocukları yönetirdi. Ancak, bahsettiğimiz 1895 olaylarından sonra kocalarını kaybeden kadınlar evlerini de geçindirmek zorunda kaldılar. Merkezi Türkiye Koleji mezunu Hovagim Bakkalian Bayan Fanny Shepard’ın nakış atölyesi kurmasını şöyle anlatır: Bu kritik günlerde Bayan Shepard, dul kadınları, öksüz çocukları açlıktan kurtarıp, ekmeklerini kazandırmak için onlara nakış işletmeye karar verdi. 1890 larda bütün Amerikan piyasası Çin’de ve Japonya’da işlenmiş nakışlarla doluydu ve bu mallar ucuz oldukları için rahatlıkla alıcı da buluyordu. Neden Antep işi bu pazara girmesindi?
Bayan Shepard’ın projesi için, nakışların işlenip, Amerika’ya gönderilip piyasaya sürülmesi gerekti. Bunun için de finansal desteğe ihtiyaç vardı. Bayan Shepard’ın kız kardeşi K.L. Andrews parasal desteği sağladı. Her türlü masrafı ve nakışı işleyen Ermeni kadınların ücretlerini ödeyerek projenin başlamasına neden oldu.
Bayan Shepard, Antebin köylerinde çok gezdiği için oralarda Ermeni kadınların elbiselerinin üzerine kırmızı ve mavi önlük bağladıklarını görüyordu. Mavi veya kırmızı rengi köylü kadınlar bizzat kendileri boyuyordu. Bu önlüklerin üzerinde beyaz kalın iplikle işlenmiş basit nakış motifleri de vardı. Bayan Shepard, “acaba bu basit işleri biraz daha zarif, değişik, hem de ince iplik hatta ipekle işleyebilirler mi?” diye epey araştırma yaptı.
Elbiselerin üzerlerine çizdiği çiçek ve yaprak motiflerini köylü kadınlara işletti. İyi, başarılı nakış işleyen kadınlara emeklerine karşılık ödeme yaptı.
Antep işinin iş kolu haline gelmesinin hikayesi pek uzun, başka zaman devam ederim...
[2] Gergef: çalışma yeri, tezgah, özellikle dokuma tezgahı; tahta çerçeveyle hazırlanmış nakış işlemeğe uygun el tezgahı.
Yazarın diğer yazıları: http://www.ayfertuzcuunsal.com/ adresinde
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder