Sekizinci Füsun Sayek Festivali bünyesinde Jeni Naseh moderatörlüğünde “Hatay Müzesine Işık Verenler” başlığı altında bir söyleşi yapıldı. Söyleşiye Nadire Mine Yar ve Celaleddin Küçük katıldılar. Her ikisi de müzeleri düzenleyen bir şirketin sahibi olan restaratörler, bugün artık tamamiyle değişen müzecilik anlayışı konusunda bilgi verdiler. Bu arada hemen ekleyelim, ülkemizin en büyük müzesi Hatay’da yapılmış, yakın bir gelecekte kapılarını ziyaretçilere açacak.
Nadire Mine Yar sözlerine: “Şu an Hatay Arkeoloji müzesini yapmaktayız. Bir müzenin bir şehirde yapılıyor olması, şehrin kalkınmasınında çok büyük değişikliklere sebeb oluyor. Ve bu gelişmelerden yola çıkarak öncelikle dünya müzelerini tanıyalım, sonra kendimize bir bakalım dedik. Ve size çeşitli müzelerden yola çıkıp bir dünya gezisi yaptıralım istedik” dedi.
Müze kavramı çok farklı alanlarda kullanılıyor günümüzde. Arkeoloji müzeleri ile başlayan olay, daha sonra uzay müzeleri, tarım müzeleri, yemek müzeleri, çikolata müzeleri, otomobil müzeleri şeklinde gittikçe hobilere yönelik sergilerden oluşan mekanlara dönüşmüş. Bu müzelere hızlıca bakarsak eski anlayışla yeni anlayışın farkını da görürüz. Öncelikle sergileme projeleri değişmiş. Sonra yeni ve modern müzeler yapılmış, yanısıra müzelerde aktivite düzenlenmeye başlanmış. Dijital medyanın olmasıyla bu tasarımlar daha hızlı bir şekilde yol almış.
İlk müzeler evlerde koleksiyonlar şeklinde başlamış. Ve bunlar kolonilerden savaşlar sonrasında getirilen koleksiyonlar… Tahmin edeceğiniz gibi müzecilik amacıyla eğil ama, saklamak, korumak veya sunulmak amacıyla sergilenmiş. Daha sonra eski binaları müzeler yapmışlar. Şimdiki Louvre müzesinde de eserler, modern anlamda sergilenmeye çalışılıyor. Ama eski bina içerisinde olduğu için eski yapıyı korumak zorundalar. Bunun dışında doğa müzeleri, yine eski binalar, saraylar, hanlar içerisinde sergileniyor. Tabii müzelerin eski binaların içerisinde yapılması bazı zorluklar da getiriyor. Çünkü müze binasına dokunamazsınız tarihi eserdir. İçerisinde fazla değişiklik yapamazsınız, ama buna uyum sağlarken de eserlerle ilgili seçiminizi iyi yapmanız lazım. Louvre’a yeni bölümler ilave edildikçe yapılarda bodrum katlarını oyup, alt katlara yeni birimler ilave etmişler, eski esere dokunamadıkları için. Ve oralarda özel ışık tasarımları, vitrinler, grafik tasarımlar, herşey değişik görsellerle sunulmaya çalışılmış ziyaretçiye. Bunun dışında binalar önem kazanmış, Atinada’ki Partenon müzesi…
Müze, Partenon’un tam karşsına yapılmış bir müze. Bu bina çok önemli bir tasarım, Müze binası tasarımları söz konusu olmuş. Bu müze bir arkeolojik sit alanı üzerine kurulmuş. Korumacı olarak buna karşı olsak da bu müze ödül almış bir müze. İçerisi Partenon’un görüntüsünü veriyor insanlara.. Kat, kat Partenondaki tapınağın çıkışı. Ve Partenondaki filizlere kadar ulaşabiliyorsunuz. Amerika’dan başka bir müze…
Müze binası çok özel. Tasarım olarak tamamen müzecilik ödülü almış. İçerisinde ziyaretçi keyif alarak geziyor. Modern anlamda tasarlanmış bir sanat müzesi burası. Müzeye gittiğimiz zaman neler yaparız? Müze, sadece eser görmek için gidilen bir yer değil artık. Müze aynı zamanda eğitim yapmak, ve birşeyler öğrenmek için gidilen bir mekan. Bunun için müzelerde eserlerin nasıl sergiye hazırlandığı konusunda da bilgi veriliyor. Bir bölümde kalıp almak anlatılıyor.
Kaç çeşit kalıp olduğu ve kalıbın nasıl alınacağı insanlara anlatılıyor. Bunun dışında insanlar müzelerde deneyler yapabiliyorlar. Örneğin bir kaldıraç sistemini kullanarak sistemi öğreniyor. Kaldıraç sisteminde makaranın nasıl çalıştığını kullanarak, biraz da oynayarak öğreniyor. Londra müzesinde ise bir Roma hamamı var. Müze haline getirilmiş. Bu anlamda da modern müzecilik artık her yaştan herkesin eğitilebileceği ve hem de eğlenebileceği çok güzel bir mekan haline gelmiş.
Aynı zamanda engellilere de çok büyük imkanlar tanınmış. En zor engelli kısmı biliyorsunuz ki körler. Körler göremiyorlar, renkleri ayıramıyorlar. Sağır veya dilsiz olanlar ya da bedensel engelliler için pek problem yok, zira gözleriyle görebiliyorlar. Körler için eserlerin önemli bölümlerinden kabartmalar yapılıp, “lütfen dokununuz” yazıyorlar.
Artık müzeleri her türlü engeli olan herkes gezebilecek duruma getirmişler. Müzeler aynı zamanda toplantı yerleri haline dönüştürülmüş. Öğrenciler geliyor, hem çeşitli etkinlikler yapıyorlar hem de toplanıp eğlenebiliyorlar. Bunun dışında aileler çocuklarıyla gezmeye gidiyorlar. Çocuklar resimlerini yapıyor, eğleniyor her şekilde doyum alarak gezebiliyor müzeleri. Aynı zamanda uyuyabiliyorlar! Geceleri uyku tulumlarını alıyorlar, gidip müzede uykularını uyuyorlar Müzeyi geziyorlar, uyandıklarında bir Pazar gününü müzede geçirebiliyorlar. İşi olan anne babaların bunu çok güzel yapabilecekleri, çocuklarıyla eğlenebilecekleri bir ortam doğmuş oluyor. Müzelerin geceleri bu imkanı vermesi çok keyifli birşey. Ailenizle birlikte gece bir balinanın altında uyumak birçok insanın hayali olabilir. Müze aynı zamanda bir düğün davet yeri de olabiliyor. Lokanta gibi de kullanılan yeni müzeler var. Eski müzelerde bu imkanlar yok. Eski binalarda bina da tarihi eser olduğu için bu tür davetlere izin verilmiyor. Ancak, günümüzdeki müzecilik anlayışı insanların her an zamanlarını, en değerli anlarını geçirebilecekleri yerler haline gelmiş. Konserler, davetler hatta evlilik törenleri yapılabiliyor müzelerde.
Dijital imkanlarda müzelerde fazlaca kullanılmaya başlanmış. 3D denilen üç boyutlu çizim sistemiyle sanal ortam yaratılmış. Yıkık dökük bir mekan düşünün, duvarları yok, çatısı yok. Bu bina 3D ile nasıl giydirilir? Önce, binayı aslına uygun çizmiş, sonra dönemdeki mobilyalara kadar içine koymuş. İnsanlara okutarak anlatamadığını bu görsellerle birkaç hamlede anlatıyor. Yani bu bizim hayal gücümüzü artıran ve bize büyük imkanlar sunan bir system haline gelmiş. Bunun dışında sanal müzeler oluşturulmuş. Günümüzde gitmeye zamanınız olmayınca bilgisayarla ulaşabileceğimiz bir yöntem. Bilgisayarla girdiğimizde müzenin her tarafını ahatlıkla ziyaret edebiliyoruz. Ayrıca iphone uygulamalarıyla ünlü bir tablonun önünden nerede olduğunuzu arkadaşlarınıza bildirebiliyorsunuz.
Yazarın diğer yazıları: http://www.ayfertuzcuunsal.com/ adresinde
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder