Geçen yazıda nar meyvesinin faydalarından bahsetmiştim, bu yazıda da çörek otunun faydalarını yazmak istedim. İngilizce olarak ciddi dergi ve gazeteler de yayınlanan bu yazıları okuyunca, saydığım meyve ve otların faydalarını sadece kendim bilmek yerine, paylaşmayı yeğliyorum...
Çörek otunun faydalarını anlattığı “Ölümden başka her derde deva” başlığı altında yazdığı yazı, Sayer Ji, Founder’ın kendi sitesinde yayınlandı.
Çörek otu, aslında basit görünen ama son derece kuvvetli bir tohum. MRSA* bakterisini öldürmesinin yanısıra, kimyasal silahlardan zehirlenenleri tedavi ediyor. Ayrıca diyabet hastalarının pankreasındaki beta hücrelerini uyarıp, yenilenmelerini sağlıyor. Bütün bu saydıklarımız, çörek otunun yaptıklarınından sadece bir kaçı. Şimdi size, başardığı 10 mağrifetini anlatalım. Bu anlattıklarımız hakemli tıp dergilerinde yayınlanmıştır:
Tip 2 Diyabet Hastaları: Tip 2 diyabet hastalarına verilen günde 2 gram çörek otu, açlık kan şekerini düşürdü, insülin direncini azalttı, beta hücrelerinin fonksiyonunu artırdı ve glycosylated hemoglobin (HbA1c) i düşürdü.
Helicobacter Pylori Enfeksiyonu: Mide ülserine neden olan H.pylori bakterisinin aktivisyanonunu etkiledi. Bu deney, halen yürürlükte olan H.pylori bakterini yok etme tedavisiyle karşılaştırıldığında, çörek otu, üç misli daha faydalı oldu.
Epilepsi: Çörek otunun epilepsiden kaynaklanan istem dışı hareketleri kontrol etme özelliği geleneksel olarak biliniyordu. 2007 yılında epileptik çocuklarda çörek otu ile yapılan deneyler şunu gösterdi. Özellikle, geleneksel ilaç tedavilerine karşı inatla direnen çocuk hastalara nöbet geçirdikleri sırada suyun içinde verilen çörek otu özü, gözle görülür şekilde istenmeyen hareketlerin azalmasına neden oldu.
Yüksek Tansiyon: 100 ve 200 mg çörek otu özü, 2 aylık sürede günde iki defa alındığında normal yüksek tansiyonlu hastalarda, tansiyonu düşürme özelliği gösterdi.
Astım: Thymoquinone,çörek otunda bulunan asıl phytochemical bileşenidir. (Phytochemical, koyu mor renk ihtiva eden böğürtlen cinsi yiyeceklere renk vermesinin yanısıra sarımsağa kokusunu veren maddedir.) Hayvanlarda yapılan deneylerde flutikazon türü ilaçlara göre üstünlük sağlamıştır. İnsanlar üzerinde yapılan başka bir deneyde, kaynar suya konmuş çörek otu özü, nefes darlığına iyi geldiği ve nefes borusunu açmada yardımcı olduğu gözlenmiştir.
Akut boğaz rahatsızlıkları: İnsanlarda görülen boğaz iltitaplanmalarında çörek otu taneleri, gözle görülür şekilde ağrıyı azaltmış ve hasta ağrı kesiciye ihtiyaç duymamıştır.
Kimyasal silahla yaralanmalar: İnsanlar üzerinde rastgele yapılmış bir placebo-kontrollü (placebo, ilaçmış gibi verilen fonksiyonsuz madde demek) çalışmayı anlatacağız burada. Kimyasal silahla yaralanmış hastalara sıcak suyun içerisinde verilen çörek otu özü, solunumla ilgili rahatsızlıkları azalttı. Hırıltıyı ve akciğer rahatsızlıklarını da ilaca daha az gerek duyulacak seviyeye getirdi.
Kolon kanseri: Hücre üzerinde yapılan çalışmalarda, çörek otu özünün kanserli hücrenin büyümesini kestiği gözlendi. Fareler üzerinde yapılan araştırmada ise, çörek otu yağının, herhangi bir yan tesire neden olmadan, kolon kanserini durdurduğu gözlendi.
MRSA: Çörek otunun, MRSA ya karşı kullanılabilecek anti bakteriyel özelliğe sahip olduğu tesbit edildi.
Uyuşturucu bağımlığını bırakma: 35 uyuşturucu bağımlısı üzerinde yapılan çalışmada çörek otu tedavisinin uzun dönemli tedavide etkin bir yöntem olduğu görülmüştür.
Çörek otu üzerine yapılan çalışmalarda 16 hastalık üzerine daha faydası tesbit edilmiş. Onu da bir başka yazıda dile getireyim.
Çörek otunun bana faydası ise, mide bulantımı önlemesi... Diş tedavime giderken, veya midemi bulandıracak herhangi bir olay meydana gelecekse, bir saat öncesinden çiğneyebildiğim kadar çörek otu yiyorum. Ve sonuç inanılmaz... Diş doktorum, ağzımın içerisinde çalışırken hiç midemin bulanmadığını görünce, diğer hastalarına da tavsiye etmeye başladı ve iyi netice aldı.
*Methicillin-resistant Staphylococcus aureus Kısaca MRSA olarak isimlendiren bakteri, açık yaraları bulunan, hastane, hapishane ve yaşlı bakım evlerinde bulunan hastaları tehdit eder. Bu tür hastaların doğal olarak bağışıklık sistemleri de zayıftır, MRSA kolayca bunları etkileyebilir.
Yazarın diğer yazıları: http://www.ayfertuzcuunsal.com/p/yazilari.html adresinde
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder