3 Şubat 2013 Pazar

şer'i mahkeme sicillerinde ne yazıyor ?


Kafama takılan  dolu sorular ve bunlara bağlı merak ettiğim konular var. Genellikle konuları bir taraftan araştırırken, diğer taraftan da çok sabırsız davranırım. Bazen de araştırdığım konuda belli bir noktaya gelir, bir adım öteye gidemem. İşte o zaman, araştırdığım konuyu üzülerek de olsa bir tarafa koyar beklerim. O bekleme sürecinde nasıl sabırlı davrandığıma kendim bile hayret ederim!


Bir iki ay evvel, elimde bir sütlü kahve fincanı, internette keyifle İngilizce bir gazete okuyorum. Baktım ki benim senelerdir araştırdığım konuya ışık tutabilecek, bir kitap yayınlanmış. Kendi kendime güldüm, “yanlış okuyorum herhalde, konuyu çok merak edip, herhangi bir ipucu da bulamadığım için, gözlerim ve beynim beni yanıltıyor olabilir” dedim. Tekrar, tekrar okudum, kitap, tam da araştırdığım konu ile ilgili idi. Amazon sağolsun! Getirttirdim. Üstelik, bana verdikleri teslim tarihinden 10 gün filan da erken geldi. Kitabın ambalajını nasıl açtığımı bilemedim! İlk sayfaları okumaya başladım, evet, araştırdığım konu ile ilgili gayet güzel yazılmış bir kitapdı bu...

Araştırdığım konu ile ilgili Şer’i Mahkeme Sicillerinde bir hükme rastlamıştım. Okuduğum bu karar beni meraka boğmuştu. Yani, başlangıç yerim, Şer’i Mahkeme Sicilleri idi. -Bilindiği gibi, Siciller, bize  Osmanlı devrindeki kültürel ve toplumsal yaşam ile ilgili bilgi veriyor- Zaman içerisinde konu ile ilgili yardımcı bilgilere ulaşmıştım, ama dediğim gibi, uzun bir süredir olduğum yerde ilerleyememiştim. İşte şimdi sıra, Şer’i Mahkeme Sicillerinde o hükmü bulmaya geldi!

Bilmem bilir misiniz? Şer’i Mahkeme Sicilleri, 1965 li yıllardan itibaren Cemil Cahit Güzelbey tarafından tercüme edildi. Güzelbey’in tercüme ettiği sicillerin bir kısmı, gazeteniz Sabah da dahil olmak üzere bazı yayın organlarında zaman zaman yayınlandı. Derken, ortalama 125 sayfalık kitaplar halinde Gaziantep Kültür Derneği tarafından da bastırıldı. Bende Kültür Derneği’nin bastırdığı dört kitaplık Şer’i Mahkeme Sicili kitabı var. C.C. Güzelbey ve Hulusi Yetkin birlikte hazırlamışlar. 1970 yılında basılan kitabın, başlarken kısmında sicillerin 175 cilt olduğu, 50-60 bin sayfa ve 80-90 bin belgeyi kapsadığı yazılı. Cemil Cahit Bey, 115 cildi gözden geçirip, 80 ciltten çıkardığı 1000 daktilo sayfasına yakın bilgi aktardığını yazmış. Güzelbey birden fazla kopye yapıp, birisini Gaziantep Belediyesine, birisini Şehitler Kitaplığına, diğerini de Gaziantep Kültür Derneğine vermiş. Kültür Derneği, bende ki kitapları, Güzelbey’in düzenlediği 1000 sayfadan bastırmış olmalı.

Nitekim Hulusi Yetkin tarafından yazılan “önsöz”de konu hakkında çok daha detaylı bilgi veriliyor. Şer’i Mahkeme Sicilleri,1529 ile 1911 arasını yani 388 yıllık bir dönemi kapsıyor. Sicillerde binlerce ferman, buyrultu, tesbit, veraset belgeleri, vakfiyeler, tayinler, mahkeme kararları, narhlar, vergi cetvelleri, istatistikler, sözleşmeler var. Ayrıca, o dönem, Antep’te yaşayan halkın günlük yaşamlarını ilgilendiren; yiyecek ve giyecek fiyatları, çarşıları, evleri, camileri, kuruluşları, medreseleri, esnaf teşkilatının düzenini, mahalleleri, köyleri, gelenekleri, hukuk düzenini, kıtlık, kuraklık, sağlık durumu, vakıfları, vergileri, güvenlik kuvvetlerinin davranışlarını, halkın haksızlıklara direnişini, devletin yüklediği ağır vergileri, külfetleri, kısacası hayatın içinde yer alan her şeyi Şer’i sicillerde yer alan belgelerden öğrenmek mümkün oluyor.

Ben, aradığım belgeyi henüz bulamadım. Ama sizin için ilginç bulduğum birkaç kararı, buyrultuyu buraya yazmak istiyorum, işte birisi:
Daha önce yazdığım birkaç yazıda Fırat Nehri’nin taşımacılıkda çok önemli bir görev üstlendiğini, üzerinde buharlı gemi bile çalıştırıldığını yazmıştım. Bakın, Şer’i sicillerin 28. Cildinde 39-40 sayfalarda 8 Mart 1731 tarihinde yer alan buyrultuda ne diyor: Kalyonlarla İskenderun’a getirilerek buradan Birecik’e ve Birecik’ten Bağdat’a taşınması gerekli zahire, top, cephane taşınmasında gemilerin yapımı için Antep’ten zünüp ve kefiş adlı kerestelerin gönderilmesi hakkında...
Aynı buyrultuda Antep’ten 10 nacar, 5 bıçkı ve 10 bıçkıcı istenmekedir.

84. ve 85. Ciltte, yine Birecik’e taşınmak üzere sevk edilen mallar hakkında hüküm var: 24 Mayıs 1733Antep Naibine, Serdarına ve ileri gelenlerine: Bir kalyon ile İskenderun’a gelen top kundağı Arabalar, Belan Dağından ve Karga sekmez’den aşırılıp Azez, Kilis, Antep üzerinden Birecik’e ulaştırılması gerekir. Kendi sınırlarınızda karşılamanızı...
Kalyon ile İskenderun iskelesine gelen Cebeciyan, Topçu, Top arabacısı erlerin tayınları için 2000 okka ekmek, 600 okka et, 100 İstanbul kilesi arpa, 400 yem torbasının Tılbaşar’da hazır bulundurulması....

82. cildin 127 sayfasında yer alan hüküm, 7 Temmuz 1731 de yazılmış: Şeyh Aburrahman Erzincani evladından Hasan dede oğlu Şeyh Mehmet’in Tahtani camiine bitişik medrese vakfının Pekmez Hanı adında bir hanı ile 26 dükkanı bulunduğu ve dükkanları vakfeden tarafından yaptırıldığı 7 Temmuz 1731 de yazılan mütevellilik beratından anlaşılmaktadır.

24 Ekim 1731 de düzenlenen bir belgede: Antep’te helvacı esnafından Molla Abdullah ve arkadaşları mahkemeye gelerek, “her birimiz dükkanlarımızda işlediğimiz helvalar için gerekli kuru üzümü aramızda taksim etmemiz adettir. Herkes aldığı üzümün bedelini sahibine verir. Bu yıl, esnaftan kimileri üzümün tamamını kendileri alıp bizi mağdur etmektedirler” diye yakındılar. Karşı taraf davayı kabul edince, taraflar aralarında uyuşarak eski usül işlere devam edilmesine ilişkin bu hüccet düzenlendi.

30 Kasım 1732, 84. Cilt, 171. Sayfa: “Antep’te Culhalar şeyhi Ahmet oğlu Molla Hüseyin ve bu esnaftan kimseler Antep’te oturur. Bezirgân taifesinden Mehmet oğlu Hüseyin ve arkadaşlarının yüzüne karşı: Eskidenberi iş yerlerimizde dokunan bezlerin beher topu 23.50 zira olması için aramızda anlaşma olmuştu. Şimdi ise aramıza kimi yabancılar karışarak tesbit ve kabul edilen miktara aykırı olarak bez dokumaktadırlar. Bu nedenle aramızdaki anlaşma bozuldu. Bezirgânlar bu eksik bezleri satın almadıklarından işimiz durmaya yüz tutmuştur. Şimdi aramızda anlaştık. Bezlerin topu yine 23.50 zira olacaktır. Noksan olan topların alınmaması, şehrimizde dokunan bezlerin hepsi dellal eliyle bez pazarına götürülüp burada satılması, köylerde dokunan bezlerin de aynı işleme bağlanması üzerinde anlaştık. Bu durum tescil edilsin” dediler.

9 Aralık 1733’de, 85. Ciltte yer alan bir Ferman var. Burada Bağdat Kalesinde görevlendirilen askerlerin yiyeceklerini Birecik’te depolamak ve Birecik’te imal edilecek gemilerle Bağdat’a taşımak üzere büyük miktarda alım yapılacağı yazılı. Yapılacak gemiler, 24 metre zira (1 zira, 75 santim) Eni 5-7 zira olmak üzere 300 adet yaptırılacak. Bunlar için 16489 Zünüp, 21000 Kefiş, 1800 Mesan, toplam olarak 55489 tane keresteye ihtiyaç var.
Bu kerestelerin Maraş, Elbistan, Birecik ve Rumkale dağlarından temin edilerek Birecik’e taşınması buyruluyor. Ayrıca, 100 kantar zift, 78,5 kantar kendir, yeteri kadar demir, ham pamuk, urgan ve gerekli olan başka malzemelerinde satın alınarak Birecik’e gönderilmesi istenmekte. Emirci işçilerin Ruha ve Halep’ten getirilemsi, 15 marangoz, 5 kalafatçı, 5 burgucu da İstanbul’dan seçilip gemi ile İskenderun’a gönderilmesine karar verilmiş.
Fermanda ayrıca: ”Dümenci ve kürekçileri Birecik’ten sağlayınız, işi biran önce bitiriniz. İşin yürümesine engel olanlar olursa hapsediniz” deniyor.



Yazarın diğer yazıları: http://www.ayfertuzcuunsal.com/p/yazilari.html adresinde
WELAJANS Web sitesi çözümleri; Sizin de bir web siteniz olabilir. ->>> htt:// www.sitepaneli.net