Bildiğiniz gibi, birkaç senedir Gaziantep’in Suriye sınırında sıfır noktasındaki Karkamış’ta kazı çalışmaları var. Öncelikle, bölgenin bir kısmı mayından arındırıldı. Daha sonra ki aşamada Nicolo Marchetti’nin başkanlığında Türk-İtalyan kazı gurubu Kargamış’ı kazmaya başladı. Doç. Dr. Marchetti, geçen hafta Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü’nün konuğu olarak İstanbul’da bir konferans verdi. Konferansta Karkamışdaki 2011-2012 kazı çalışmaları hakkında katılanları bilgilendirdi.
Bolonya Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Marchetti, kendini ifade edecek kadar Türkçe biliyor. Konferansa katılanların çoğunluğunun İngilizce bilmemesi nedeniyle de konuşmasını Türkçe yaptı. Ben de not tuttum. Yazımda kullanmak üzere görsel istediğimde bana Near Eastern Archaeology (Yakın Doğu Arkeoloji Dergisi) nde yayınlanan Fırat’ın üzerindeki Karkamış isimli makalesini gönderdi. Makale, mükemmel bir İngilizce ile yazılmış, her türlü bilgiyi ihtiva eden, birden fazla yazarı olan bir baş yapıt. Demek ki, konferans İngilizce verilebilse Marchetti’den daha fazlasını öğrenebilecektik.
Bu yazıyı, tuttuğum notların yanısıra Fırat’ın üzerindeki Karkamış isimli makalenin tercümesinin eşliğinde size okutmayı düşündüm. O nedenle de önce aynı makalenin içerisinde Paolo Matthiae tarafından yazılan Karkamış’taki daha önce yapılan araştırmanın tarihi isimli bölümü tercüme ederek başlamak istedim.
Bölümde adı geçen kişileri internetten araştırdığım zaman karşıma İngiliz gizli servisinden iki arkeolog/ajan çıktı. Konumuz bu değil ama, Birinci Dünya Savaşı’ndan önce ve sonra, bölgemizde İngiliz gizli servisinden çeşitli ajanların olması ve bu insanların bir taraftan savaşa yön verirken diğer taraftan bulunan bazı eserleri British Museum ve Avrupa’daki çeşitli müzelere kaçırmaları çok ilginç geldi. Okuduklarımdan, bugün Irak sınırları içerisinde bulunan ve Sümerler’e ait çok eserin bulunduğu Ur şehrinin İngilizler tarafından talan edildiğini anladım. Bu talan sırasında, bölgede görevli bir arkeologla evlenen ünlü İngiliz yazar, Agatha Christie’nin de bulunan eserlerle bilgi olarak çok beslendiği ve polisiye romanlarına konu olarak buraları aldığı da bir başka gerçek.
Paolo Matthiae’nin Kargamış kazı tarihini anlattığı bölüm şöyle: Toroslar’ın güneyinde Zircirli/Samial’da (Gaziantep sınırları içerisinde, Zincirli’den getirilen eserler Arkeoloji müzesinde sergilenmekte) ilk sistematik kazıyı Alman Felix von Luschan başlattı.
1878-1881 yıllarında arasında ise Halep’teki İngiliz Konsolosu Patrick Henderson, Karkamış’ta sondaj ve derinlik ölçümü çalışmaları yapmıştı. 1911 yılında British Museum’un tanınmış bilim adamlarıyla Kargamış’ta yeniden kazı başlatması, kentin kaderine yön verdi.
Yeniden başlatılan kazıda çok sayıda bazalt heykellerin yanısıra; yüzeyde üzerinde Luwi dilinde yazılmış hiyeoglif şekiller görülen yazıtlar bulundu. 1911’deki ön hazırlık kazıları David George Hogarth; Reginald Campbell Thompson ve fotoğrafçı, kazı asistanı Thomas Edward Lawrence sorumluluğunda yapıldı.
1912-1914 arası beş sefer çok hassas kazılar yapıldı. Kazılar devam ederken kazı başkanlığı Campbell Thomson’dan Charles Leonard Woolley’e geçti. Bu sırada Lawrence yine asistandı. Thomson ve Lawrence her ikisi de İngiliz gizli servisinde üst düzeylere çıkmış, ünlü kişiler olmaları nedeniyle 20. Yüzyılda çok meşhur oldular.
Birinci Dünya Savaşı başlayınca Karkamış kazıları aniden durduruldu. Ve bu durum maalesef, kazı alanında bırakılan çeşitli belgelerin kaybolmasına neden oldu. 1920’de bölgeyi Fransızlar işgal edince kazı altıncı kez, yegane sorumlu Woolley ile başladı.
Artık asistanlığı ve topografik harita çalışmalarını P.L.O. Guy yapıyordu. Zira, ünlü casus Lawrence, başka yerlerde görevlendirilmişti. Bahsettiğimiz kazı, en son kazı olmuştu. Bu sırada Türk Kurtuluş Savaşı başlamış, bölgedeki ayaklanmalar nedeniyle kazı alanında geriye kalan pek çok kıymetli döküman da kaybolmuştu. Daha sonra, Karkamış’ın Türkiye-Suriye sınırı olması nedeniyle alan, askeri bölge haline geldi ve hiç ulaşılamadı.
Bugün, bu ünlü ve büyülü Karkamış kazı alanında Türk-İtalyan heyetlerinin birlikte çıktıkları kazı serüveni, kazı alanının tarihi değerinin büyük olması nedeniyledir. Burada 3000 seneden daha da geriye giden bir tarih yatmaktadır. 50 yıl boyunca Londra Üniversitesi’nde, Eski Çağ Arkeolojisi Kürsü Başkanlığı yapan saygın bilim adamı Seton Lloyd, bir konuşmasında şöyle söylemişti: “Woolley’in çalışmalarından, çıkardığı planlardan edindiğim intibaya göre, Karkamış’ta daha pek çok keşfedecek bina, yapıt ve yazıt var.”
Karkamış’ta geçen ve önceki yüzyılda çalışan İngiliz arkeologları kısaca tanıtmak istiyorum:
David George Hogarth: İngiliz arkeolog. Lawrence ve Arthur Evans ile çalıştı. 1887-1907 arasında, Kıbrıs, Girit, Mısır, Suriye, Egedeki Milos aaası ve Efes’te Artemis tapınağı kazılarını yaptı.
Reginald Campbell Thompson: İngiliz arkeolog. Asur uzmanıdır. Nieveh, Ur, Nebo ve Karkamış’ı kazmıştır. Thomson aynı zamanda İbranice ve Eski Suriye lisanlarından Aramice biliyordu.
1918’de Mezopotamya İngilizler’in eline düştü. İşgal edilen yerlerdeki antik eserlerin korunması (!) için British Museum İngiliz ordusunda bir arkeolog görevlendirilmesini istedi. Thomson, İngiliz gizli servisinde yüzbaşılığa kadar yükselmiş, aynı zamanda müzenin elemanı bir adamdı.
Max Mallowan, Agatha Christie ile evliydi ve Woolley’in asistanıydı. Karı koca, Campbell Thompson’un daveti üzerine 1931’de Ninova’ya gittiler. Christie buradan pek etkilendi ve “Lord Edgware Ölür” isimli romanını yazdı. Kitabı, Thompson ve karısına ithaf etmiştir.
Sir Charles Leonard Woolley: İngiliz arkeolog. Ur, Mezopotamya ve Karkamış’ı kazmıştır. Agatha Christie, “Mezopotamya’da cinayet” isimli romanını Ur şehrinden etkilenerek kaleme almıştır.
Woolley, Ur şehrinde Sümerli asillerin gömülü olduğu bir alan bulmuş ve 1936’da Mezopotamya-Ege uygarlığı bağlantısını araştırmak için büyük çaba sarfetmiştir. Bu arada, Al-Mina, Asi nehrinin denize döküldüğü Samandağ yakınlarındaki antik limanda da araştırmalar yapmıştır.
Ünlü ajan/arkeolog/fotoğrafçı Lawrance’ı yazı uzadığı için yazmadım. Umarım ve dilerim, Lawrance’ın Karkamış kazılarını anlatan ayrı bir kitap yazılır. Bu kitapta, Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizler’in Ortadoğu devletlerinin cetvelle çizdikleri sınırlarına ve bugün bile hala devam eden İngiliz mirası problemlere de yer verilmeli.
Dr. Nicolo Marchetti’nin Karkamış’ta bulduklarını yazmaya devam edeceğim. |