Sirke yapmak gibi fermantasyola ilgili işlerle uğraşınca, Sandor Ellix Katz diye birisinin fermantasyon üzerine yazılmış iki adet kitabını gördüm. Getirttim, önce daha ince olduğu için “Yabani Fermantasyon/Wild Fermentation” isimli kitabını okudum ve çok şey öğrendim. Meğer, bir yiyeceği ekşitmek, yani fermente etmek, pek faydalıymış.
Fermantasyonla ortaya çıkan bazı mikroorganizmalar, sindirimi
kolaylaştırıyor, yiyeceklerin üzerindeki bakterileri yok ediyor ve en
önemlisi de bağışıklık sistemimizi güçlendiriyormuş. Tabii
bu arada mevsiminde fermente ettiğimiz yiyecekleri, mevsim dışında da
rahatça tüketebiliyoruz. Yani, çok da doğal bir saklama yöntemi.
Katz’ın kitabı harika bilgiler içeriyor, ancak, ben sadece çok kısa şekilde özetlemekle yetineceğim:
Mikrobiyal kültür; yaşamımız, sindirim sistemi ve bağışıklık sistemimiz için gerekli. Aslında biz insanlar, tek hücreli canlılarla, çekişmeden ziyade, bir işbirliği içerisindeyiz, bu bizim yaşam biçimimiz... Bu tek hücreli canlılara mikroflora
deniyor ve sindirim istemimizi, vücudumuzun faydalanacağı şekle sokup;
aynı zamanda potansiyel tehlikeli organizmalara karşı da koruyor. Aynı
zamanda bağışıklık sistemimize nasıl hareket edeceğini de anlatıyor.
Mikroorganizmalara sadece bağımlı değiliz, aynı zamanda biz
onlardan geliyoruz. Fosillerden elde edilen bilgilere göre, evrendeki
tüm yaşamın çıkış, başlangıç kaynağı bakteriler... Mikroorganizmalar
bizim atalarımız ve bizim müttefiklerimiz. Toprağı, onlar bereketli hale
getirir . Yaşam döngüsünün zorunlu bir parçasını kapsarlar. Onlarsız,
yaşam devam edemez.
Bazı mikroorganizmalar, yemek kültüründeki şekil değişikliğini olağanüstü bir şekilde ortaya
koyarlar. Gözümüzle göremediğimiz minicik şeyler, bize merakımızı da
uyandıran çeşitlilikte tatlar getirirler. Fermantasyon bize, esas
yiyecek maddelerimiz olan ekmek ve peyniri getirmenin yanısıra; yemekten
ve içmekten büyük keyif aldığımız çikolata, kahve, şarap ve bira gibi
yiyecek ve içeceklerin oluşmasında da katkıda bulunur. Dünya yüzündeki
memleketlerin kültürlerinde sayılamayacak kadar çeşitli ve gizemli
fermantasyonla elde edilmiş lezzetler vardır. Fermantasyon yiyecekleri daha sindirilebilir ve besleyici yapar. Fermente edilip, canlı
kalmış, pastorize edilmemiş yiyecekler bize faydalı ve direk sindirim
sistemimize giren bakteriler taşırlar. Ayrıca, faydalı bakteriler,
vücudumuzla işbirliği yaparak, yediğimiz gıdaların parçalanmalarına ve
sindirilmelerine yardımcı olurlar.
Fermente
olmuş yiyecek ve içecekler kelimenin tam anlamıyla tat ve besin olarak
canlıdırlar. Tadları, belirgin ve güçlü olmalarından ileri gelir. Kokusu
hoşunuza gitmeyen yıllanmış peynirleri, geleneksel usülde yapılmış
keskin lahana turşusunu, baklagillerden ve özellikle soya fasulyesinin
bir sene boyunca fermente edilmesiyle elde edilen topraksı tadıyla
misoyu, pürüzsüz görkemli şarapları düşünün... İnsanlar her zaman,
mikroskobik bakteri ve mantarların dönüştürerek meydana getirdiği
farklı, özgün tadlara memnun olmuşlardır.
Fermantasyonun
en önemli özelliklerinden birisi yiyeceklerimizi muhafaza etmesi,
koruması. Fermantasyonun içerisindeki organizmalar, alkol, laktik asit,
asetik asit gibi biyolojik koruyucu maddeler üreterek, yiyeceğin besin
değerini de koruyarak, çürümeyi önler. Sebzeler, meyveler, süt, balık ve
et kolay bozulan dayanıksız maddelerdir.
Atalarmız çeşitli yöntemler icad ederek, mevsiminde bu yiyecekleri daha
sonraki günlerde tüketmek için saklamışlardır. 18. Yüzyılda yaşayan
İngiliz gezgin, Kaptan James Cook , icad ettiği yöntemle yaptığı lahana turşusu ile, tayfalar arasında görülen, daha çok C vitamini eksikliğinden oluşan iskorbit hastalığını önlemiştir. 1770’lerde ikinci dünya turuna çıktığında yanında götürdüğü 60 varil lahana turşusu 27 ay dayanmış
ve tayfalardan birisi bile iskorbit hastalığına yakalanmamıştır. Kaptan
Cook’un bu icadından önce, uzun deniz yolculuklarına çıkan tayfalar bu
hastalıktan ölüyorlardı. Kaptan Cook’dan bin sene önce Pasifik
Okyanusunu geçerek Polonez Adalarının halkını oluşturan insanlar, poi denilen taro kökü ile yapılan bir lapa sayesinde hayatta kalmayı başarıp, adaya yerleştiler. Poi halen Hawaii adalarında pek popüler bir yiyecektir.
Fermantasyon
besinleri sadece saklamamıza yardımcı olmaz, aynı zamanda daha kolay
sindirebilmemiz için parçalar da. Soya fasulyesi buna güzel bir
örnektir. Bu, fevkalade yüksek miktarda protein içeren yiyecek, fermente
edilmezse sindirilemez. Fermantasyon, soyafasulyesindeki proteini
sindirilebilir amino asitler haline getirir. Nitekim, bugün Amerika’da
vejeteryanlar arasında çok popüler olan hammaddesi soya fasulyesi olan
fermente yiyecekler de aynı şekilde hazırlanır.
Süt de çoğu insan için hazmedilmesi zor bir besindir. Lactobacilli (fermente edilmiş süt ürünlerinde ve diğer fermente edilmiş yiyecekler de bulunur)
laktoza döner, sütteki şekeri çoğu insan hazmedemez; ancak laktik asidi
hazmetmek kolaydır. Aynı şekilde, fermente olmuş buğdayı hazmetmek,
olmayanına göre daha kolaydır. Arpa, mercimek, süt tozu, domates püresi
fermente edildiğinde çok daha kolay sindirildiği görülmüştür. Bu bilgiye
dayanan Birleşmiş Millet Gıda Teşkilatı FAO kitabında fermente edilmiş
yiyecekler için “sindirim için ön hazırlık yapılmış” gıda deyimi
kullanılmıştır.
Fermantasyon
yeni besleyici öğeler de ortaya çıkarır. Kendi yaşam çemberleri
içerisinde giderken, mikrobiyal kültülter folik asit, riboflavin,
niacin, thiamin ve biotin gibi B vitamin kompleksini yaratırlar. Bazan
da B12 vitamini de ortaya çıkar ve biz ekşitilmiş yiyecek tüketirken vitamin de alırız.
Fermente edilmiş bir yiyeceğin içerisinde ne olduğunu kimyasal olarak analiz etmeniz gerekmez. İçgüdülerinize
ve ağzınızda lezzeti algılayan duygularınıza güvenin. Fermantasyon
yiyecekleri daha lezzetli yapar. Bir de unutmayın: Bazı fermantasyonlar
ise, antioksidan görevi
görürler. Ekşitilmiş yiyecek, ne AIDS hastalığını ne de kanseri tedavi
eder, ama bağışıklık sistemini güçlü tuttuğu için daha kolay
direnilmesini sağlar.
Fermantasyon yiyeceklerdeki toksini de ortadan kaldırır. Örneğin Afrika ve Asya’da ekvator kuşağında yetişen cassava isimli
bitkinin bazı çeşitleri siyanür ihtiva eder. Bunlar, fermantasyonda
bekletilerek tüketilirler ve cassava bu şekilde yenilebilir faydalı bir
besin haline gelir.
Yazarın diğer yazıları: http://www.ayfertuzcuunsal.com/p/yazilari.html adresinde